Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi uygulamalarında karıştırılan 2 kavram….
Gazete, televizyon ve internet haber“X markalı çikolata ürününde veya Y markalı pet şişe su almış tüketicilerin ilgili ürünlerinde, yabancı madde ve/veya plastik içerme ihtimaline karşı ilgili ürünü tüketmemeleri ve ellerinde 123.. parti numaralı ürünler bulunduran tüketicilerin bu ürünleri üreticiye iade edebilecekleri” haberleri yer alsa,kaçımız markete gittiğimizde bu markaların ürünlerini tercih ederdik?
Gıda güvenliği üzerine yapılan eğitimlerde geri çekme- çağırma konusu ve standart gerekliliği anlatılmadan bu soru sorulduğunda genellikle katılımcıların verdiği cevap: “Tabi ki başka marka ya da ürün alırdım.” oluyor.
Standartlar açısından üreticinin kusur fark ettiği ve insan sağlığına etkisi olabilecek bir ürünü gerekirse piyasadan toplatmasının bir gereklilik olduğu söylendikten sonra;
“Peki tercih ettiğiniz diğer firma, ürününde cam bulaşması olduğunu fark etmesine karşın, itibarını düşünerek ve tüketicinin tepkisinden korkarak ürünü piyasadan çekmiyor ya da marketten toplatmıyorsa siz ürünü tüketirken bu durumu fark ederseniz?” diye sorduğumuzda cevap birden değişiyor.
Ülkemizde yasal olarak yönetmelik ve düzenlemelerde gıda sektörü için bir kılavuz henüz oluşturulmamıştır. Global bir şirket başka ülkelerde örneğin üründe cam bulaşması olduğu saptandığında geri çekme- çağırma yapıyorken Türkiye’de gıda güvenliği sistemini uygulayan firmaların kamuoyuna yansımış bu tür bir geri çağırma yaptıkları henüz görülmemiştir.
Tüketicilerin gıda etiketlerini okurken verdikleri tepki bazen gıda güvenliği açısından doğru beyan veren firmalara karşı tepki oluşturmalarına da neden olmaktadır. Ve eğer uygulanırsa piyasadan ayıplı ürününü geri çeken- çağıran firmalara karşı da aynı algının oluşması olasıdır. Bu nedenle tüketicilerin gıda güvenliği, geri çekme, geri çağırma konularında bilinçlendirilmeleri gerekmektedir.
Gıda güvenliği standartlarının uygulanmasında birbirine karıştırılan geri çekme- çağırma konusuna da açıklık getirilmelidir. Satılmış olan ürünün piyasadan geri çağrılması ya da toplatılması ile ilgili olan bu sözcükler daha çok Türkiye’de otomotiv sektöründeki uygulamaları ile yankı bulmuştur. Oysaki ilaç, kozmetik, gıda ve insan sağlığı ile birebir ilişkili diğer sektörlerde de benzeri uygulamaların ülkemizde gelişmiş ve uygulanıyor olması beklenmelidir.
Yasal düzenlemelerde geri çekme- çağırma kavramları bu sektörlerde tanımlanmış olmasına rağmen, uygulanabilirliği ya da doğru uygulandığı konusunda şüpheler bulunmaktadır. Özellikle son zamanlarda medyada da çokça yer alan piyasa denetimleri sonuçlarının kamuoyuna açıklanması örneklerinde görüldüğü gibi, Türkiye üretilen hangi ürün olursa olsun, standart dışı olmasına, piyasadan geri çekilmesi ya da çağrılmasının doğal bir süreç olduğuna karşı bilinçlendirilmemiş olduğu göze çarpar.
Güncellenen yönetmelikte çok açık ifade ile firmaların geri çekme- çağırma işlemi şöyle açıklanmıştır.
Resmi Gazete’de 17 Aralık 2011 tarihinde 28145 sayı ile yayınlanan GIDA VE YEMİN RESMİ KONTROLLERİNE DAİR YÖNETMELİK‘dekırkıncı madde şu şekildedir:
(2) Gıda ve yem işletmecisi ürettiği, işlediği, ithal ettiği, satışını veya dağıtımını yaptığı bir ürününün, gıda ve yem güvenilirliği şartlarına uymadığını değerlendirmesi veya buna ilişkin makul gerekçelerinin olması durumunda, söz konusu ürünü kendi kontrolünden çıktığı aşamadan başlamak üzere, toplanması için gerekli işlemleri derhal başlatmak ve konu ile ilgili Bakanlık il/ilçe müdürlüğünü bilgilendirmek zorundadır. Gıda ve yem işletmecisi, ürünün toplanması gerektiğinde, toplanma nedeni hakkında tüketiciyi veya kullanıcıyı doğru ve etkin olarak bilgilendirmek ve gerekli hâllerde, insan ve hayvan sağlığını korumaya yönelik alınacak tedbirlerin yeterli olmaması durumunda, tüketiciye veya kullanıcıya ürünün iadesi için çağrıda bulunmak zorundadır.”
Yine aynı yönetmelikte resmi kontroller sırasında Bakanlık tarafından uygulanacak işlemler Şeffaflık ve Gizlilik kısmında MADDE 8’de –
(1) Bakanlık resmi kontrollerle ilgili faaliyetlerin üst düzeyde şeffaflık ile yürütülmesini temin eder. Bakanlık, Kanunun 31 inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan hükümler gözetilmek suretiyle,
Aşağıdaki bilgileri, Bakanlık resmî internet sitesinde duyurmak suretiyle kamuoyunun bilgisine sunar:Onaylı ve kayıtlı işletmeler,Onayı askıya alınan işletmeler,Onayı iptal edilen işletmeler,Bakanlıkça faaliyeti durdurulan kayıtlı işletmeler,Laboratuvar sonucuyla taklit veya tağşiş yapıldığı kesinleşen gıda ve yemi üreten/ithal eden firmanın adı, ürün adı, markası, parti ve/veya seri numarası,Kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde bozulmuş, değiştirilmiş gıdaları üreten ve/veya satan firmanın adı, ürün adı, markası, parti ve/veya seri numarası.
Kanunun 26 ncı maddesinin dördüncü fıkrasındaki bilgileri mümkün olan en kısa sürede kamuoyuna duyurur.
(2) Bakanlık, yürütülen resmi kontroller sonucunda ilgili mevzuata uygun faaliyet gösterdiğini tespit ettiği işyerlerine, gıda güvenilirliğini teşvik edici uygulamalarda bulunabilir ve bu bilgileri kamuoyu ile paylaşabilir. Bu uygulamalara ilişkin usul ve esaslar bu Yönetmelik kapsamında Bakanlıkça belirlenir. “ şeklindedir.
Geri çekme kavramı satılan ürünün satıldığı noktalardan geri istenmesi ve toplatılması işlemidir. Eğer güvensiz ürün dağıtıldığı miktarda geri çekilemiyor ve tüketiciye ulaştığı durumlar söz konusu ise üreticinin bu durumda ürünü tüketiciden geri çağırması gerekebilir. Bu gereklilik ürünün tüketiciye vereceği zarar ile de ilgilidir. Ürün geri çekme kimi zaman mikrobiyolojik, kimyasal ya da fiziksel bir bulaşma dolayısıyla olabilir. İnsan sağlığına etkisi yönünden geri çekme- çağırma işlemi çeşitli seviyelerde gerçekleştirilebilir ve gerçekleştirildiği anda tüketiciye ciddiyeti konusunda bilgi ayrıntılı olarak verilmelidir.
Türkiye’de örneklerin nasıl yaşandığını hepimiz biliyoruz. Diğer taraftan Mart 2012’de Dubai’de yaşanan bir geri çağırma örneğinde gazete- internet haberi başlığı şu şekilde “Bakanlık tüketicilere su için yapılan geri çağırmanın paniğe yol açmaması için çağrıda bulunarak başlıyor haberine. Arkasından hangi markanın hangi partisinde yaşanan sorunun ciddiyeti de açıklanarak tüketicinin bu durumda yapması gerekenler anlatılıyor. Kansere neden olduğu bilinen bromat kimyasalının X markalı suda kabul edilemez seviyede bulunduğu ve bromat üzerine farklı mercilerin yaptığı analiz sonuçlarının da yer aldığı haberde en çok göze çarpan konu şu: Bakanlık ilgili marka ürünün diğer partilerinde sorun olmadığını daha cümlesinin başında tüketici ile paylaşıyor.
Risk iletişimi yasal mercilerce de yönlendirilerek üretici ve tüketici arasında doğru bir şekilde sağlanmalıdır. Alo174 Gıda Hattı bu anlamda atılmış güzel bir adımdır. Bunun yanısıra üreticilerinde tüketiciye ulaşması doğru kanallar ile sağlanmalıdır. Yönetmelikte bahsedilen ve dünyada uluslar arası ticarette çok iyi bir şekilde işleyen “hızlı alarm sistemi” Türkiye’de de bir an önce kurulmalıdır. Resmi kontrol sonuçlarının açıklanması tağşiş-taklit ve medya deyimi ile “sahtekârları” beyan ederken, piyasa denetim sonuçlarında uygunsuzluk görülen ürünler için geri çekme- çağırma sorumluluğunu üreticinin yerine getirmesine ve tüketici ile kuracağı iletişime bu anlamda izin vermek ve olanak sağlamak gereklidir. Diğer türlü insan sağlığına etkisi ve boyutu tartılmadan “bağcıyı dövmek” olacaktır ki böylelikle gıda güvenliği uygulamalarının hem üretici hem de tüketici için işlemesi ve doğru algıların oluşması sağlanamaz. Unutulmamalıdır ki büyük fabrikalar kurarak, binlerce çalışana istihdam sağlayan ve bizlere her gün soframıza gelen gıdaları sunan hiçbir yatırımcının asıl amacı “insanların sağlığı ile oynamak” değildir. Hata yapmaktan çok, hatasını kabul etmemektir sorun olan. Gıda üretiminde de hatalar ya da bilinçsizce uygulamalar olabilir, önemli olan sorun olduğu noktada üstünü örtmeden insan hayatını korumaktır.
Fatma İnceoğlu- 7.12.2012
Comentários